Bazen bilinen yollar takip etmenin, konforlu alanımızda kalmanın bir cazibesi olabilir. Konfor alanı bizim gayet iyi bildiğimiz, tanıdık, kendimizi rahat ve güvende hissettiğimiz yerdir. Alışık olduğumuz düşünce kalıpları, duygusal tepkilerimiz, rutinlerimiz bu alandadır. Bu alanın içine fazlaca yerleştiysek çıkması da bir o kadar zorlaşabilir. Belki konfor alanımız bize bir süre hizmet etmiş olabilir; bize güvenlik ve ‘kontrol’ hissi sağlarken bu alanın sınırları içinde kalmak kişisel büyümeyi kısıtlayabilir ve ilerlemeyi engelleyebilir. Evet belki rahatızdır, ama gerçekten yaşamımızın amacı, doyumumuz, varlığımızın potansiyeli bu kadar rahatlık arayışında mı yatmaktadır? Belki biraz fazla mi rahatladık? Bu konfor sevdası gerçek doğamıza uygun mudur?
Büyümek rahat olduğumuz alanlardan çıkabilmeyi içerir. Gerçek şu ki hepimizin ilk adımda rahat hissetmediği şeyler yapması gerekir ve bu büyümemiz, gelişmemiz ve iyileşmemiz için gereklidir de. Büyüme, yeni deneyimler yaşamamızla ve algılanan sınırlamalarımızın ötesine geçmekle gerçekleşir. Konfor alanından çıkmak bir an için belirsizliğe adım atmak, rahatsız olduğumuz şeylerle yüzleşmek ve yeni deneyimlere açılmak anlamına gelir. Kendi potansiyelimizi keşfetmek için adımlar atmamızı sağlar. Yaşam bize yeni deneyimler, büyüme ve gelişme fırsatları sunar ve hayatın bize sunduğu fırsatları kucaklamak gerçek anlamda yaşamanın anahtarıdır.
Kendime sorabilirim:
Kendimi sınırlandırmak için kullandığım sayısız stratejiden daha bilge ve güvenlik ihtiyacımdan daha geniş olabilir miyim?
Ve belki ufak ufak bu konfor alanın dışına doğru adım atarak yaşam alanlarımda bir genişleme araştırabilirim.
Comments