Hayatımızı sürekli olarak ‘yapmak’ üzerine kurulu bir yerden yaşamaya çalışıyoruz ve bunu yaşamak sanıyoruz. Ya da ne kadar yaşamadığımızın farkındayız ve bununla başa çıkabilmek için hiç de ihtiyacımız olmayan kaçış alanları yaratıyoruz. İçinde bulunduğumuz düzen de burayı beslediği için belki kayıp hissediyoruz ya da başka bir alternatif bilmiyoruz. Bir hedefe ulaşmaya çalışarak, ulaşılacak yeni hedefler koyarak, şu anda olduğumuz yer ile olmayı arzuladığımız yerleri karşılaştırıp -meli -malı’lar yaratarak, kıyaslayarak, bir şeyleri itip çekiştirerek tutunma ihtiyacı içerisinde aslında deneyimin kendisini sınırlandırıyoruz ve o kadar otomatikleşmiş ki bunu farketmiyoruz bile. Bunlar aslında hedef odaklı olan Yapan Zihin (Doing Mind) dediğimiz zihnimizin bir modu fakat hayata, kendimize ve ilişkilerimize böyle bir yerden yaklaşmanın işlemediğini görüyoruz.
İşte Olmak, tüm bunların ötesinde bir alan. Mindfulness da özünde bu Olma halini ve Olan Zihin (Being Mind) modunu pratik etmemize yarar. Olmak, ölü değildir. Hedefler, sonuçlar ve düşüncelerle gidilebilecek bir yer değildir, bir varış değildir. Bir yere varmaya çalışmıyoruz; gerçek olan insanların içlerinde var olan süreçlerdir ve bunun kendisi bir akışkanlıktır. Olmak; her şeyi kendi bütünlüğü, canlılığı, yaşamı içinde tanımak ve olmalarına izin vermektir. Bizim oluşumuz ‘yapan zihin’ tarafından belirlenemez. Bizler mevcudiyetimizle, mevcut anda olma deneyimimiz ile oluşumuza yakınlaşabiliriz. Olmak; -meli -malı’lar, düşünceler ya da yaşanmışlıklar dünyasında değil, gelecekte ya da geçmişte değil, şimdi ve burada gerçekleşebilir.
O zaman buradan başlayalım!
Oluşumuza açılabildiğimiz bir alan olması niyetiyle,
Hoşgeldin.
Commentaires