Zor bir zamandan geçtiğinde, zorlayıcı bir dinamikle karşılaştığında kendine tavrın nasıl? Hemen o eleştirel, yargılayıcı sesler devreye giriyor mu sisteminde?
Kendi acına dostça yaklaşabiliyor musun?
Düştüğünde elinden tutabiliyor musun?
Misafir edebiliyor musun her halini?
Kendine nasıl destek oluyorsun?
Öz-şefkat, zorluğun içinden geçerken kendimize nezaket, anlayış ve destek sunabilmeyi içerir. Bu nezaket, anlayış ve desteği kendimize sunabiliyor olmak öncelikle kendimizle olan ilişkimizin iyileşmesine, duygusal dayanıklılığımızın artmasına yarar. Kendi içimizde bir sığınak bulmamızı sağlar. Öz-şefkat ile kendimizi yargılamak, suçlamak yerine sevecen, merhametli, kapsayıcı ve nazik bir zihniyeti benimsemeyi öğreniriz. Yaklaşımımızdaki bu değişim, bütünlüğümüz ve duygusal refahımız için bir temel oluşturur.
Nihayetinde “öz-şefkat kişinin kendisiyle dost olabilme becerisidir“
“Kendimizi yargılamaya bağımlı olabildiğimiz için, yaralı yerlerimize gösterdiğimiz en ufak ilgi radikal bir dönüşümün başlangıcı olur. Kendi üzüntülerimizi kucaklayan yine biz olduğumuzda eskiden oynadığımız yargıç, düşman veya kurban rolleri geçerliliğini kaybeder. Onun yerine yeni bir rol değil, cesur bir açıklık ve hem kendimize hem de başkalarına karşı içten gelen bir şefkat kapasitesi buluruz.”
Kendi acımıza şefkatin nezaketiyle cevap verdiğimizde kendimizi özgürleştiririz ve bu şefkati başkalarını da kapsayacak şekilde genişletebiliriz.
Ilham: Buda’nın Kalbi, Dr. Tara Brach
Comments